DİZİLERİN TOPLUMSAL CİNSİYET VE ŞİDDET İÇERİĞİ RAPORU VE YERLİ DİZİ ENDÜSTRİSİ BİLEŞENLERİNE ÇAĞRI BASIN TOPLANTISI BÜLTENİ

27 Kasım 2023

Antalya'nın 27 sivil toplum örgütü dizilerdeki şiddete “hayır” diyor.

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi'nin 2023 yaz döneminde yürüttüğü Yerli Televizyon Dizilerinin Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet İçeriğini İnceleme Çalışması'nın 29 Ekim 2023 tarihinde paylaşılan Proje Raporunda ortaya konan veriler, benzer görüş ve tespitleri paylaşan Antalya'nın 26 sivil toplum kuruluşu tarafından toplumsal bir risk olarak değerlendirilmiş ve dizilerde tespit edilen genel ve kadına yönelik şiddete karşı hep birlikte itirazlarımızın seslendirilmesine karar verilmiştir.

Sadece en çok seyredilen 11 dizide bir ayda 600'e yakın şiddet sahnesi sergilendi

Kuruluşlarımızı bu basın açıklamasına yönlendiren inceleme çalışmasında, yerli televizyon dizilerinin birçoğunda maruz kaldığımız rahatsız edici sıklıkta şiddet sahnelerinin, ülkemizde hızla yükselmekte olan toplumsal şiddet ve kadına yönelik şiddet olgularının muhtemel kaynaklarından biri olduğu dikkate alınarak, ana akım televizyon kanallarında yayınlanan yüksek seyretme oranlı (yüksek reyting alan) yerli dizilerde yansıtılan toplumsal cinsiyet yaklaşımının özellikleri ve şiddet sahnelerinin türlerine göre sıklığı tespit edilmiştir. Çalışmanın nihai bulguları, 2023 Mayıs ayının dört haftasında yayınlanan 11 dizide toplam 597 şiddet sahnesi bulunduğunu, bu şiddet sahnelerinin en yüksek sıklıkla kadına yönelik ve yine en yüksek sıklıkla sözel ve psikolojik şiddet olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgu ana akım televizyonlarda yayınlanan yerli dizilerin izleyiciye sunduğu, rol modeller oluşturarak normalleştirdiği ve yaygınlaştırdığı iletişim dilinin büyük ölçüde sözel ve psikolojik şiddete dayandığını açıkça göstermiştir.

Bu çalışma ayrıca 11 dizinin büyük çoğunluğunda kadına yönelik baskı ve/veya şiddet sergilendiğini, ancak aynı dizilerin pek azında baskı ve şiddet gören kadınların başvurabileceği kurumsal destekler hakkında yol gösterildiğini; yarıdan fazlasında ana kadın karakterler baskı ve şiddete başkaldıran bir rolde görünmekle birlikte, pek azında aynı kadın karakterlere mesleki ortamlarda görünürlük kazandırıldığını; ve yine büyük çoğunluğunda ana kadın karakterlerin kadınlar hakkında olumsuz önyargıları besleyecek (kötü anne, hırslı acımasız-şeytan kadın veya yetersiz-ezilen-erkeğe bağımlı kadın) rollerde canlandırıldığını; dizilerin büyük çoğunluğunda şiddetin çözümü olarak karşı şiddetin gösterildiğini ortaya koymuştur.

Ayrıca incelenen dizilerin büyük bir çoğunluğu toplumsal sorunları yansıtma iddiası ile çok eşliliği, sadakatsizliği, kadın karakterlerin öğrenilmiş çaresizliğini, kadınlar ve erkekler arasında kirli rekabet ve entrikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini, kültürel bağnazlık ve mahalle baskılarını, ataerkil zihniyet ve erkek egemen kültürü, şiddetin erkeğin doğasında olduğu kabulünü ve toplumsal şiddet olgusunun yaygınlığını olay örgüleri içinde tekrar tekrar canlandırarak normalleştirmekte, hatta bazı diziler senaryoları gereği bu olumsuz olayları meşrulaştırmaktadır. Diziler gerilim etkisini yükseltecek merak uyandırıcı olaylarla desteklenerek, bölüm sonları heyecanlı olaylarla kesilerek, senaryo inanılması zor olay örgüleriyle uzatılarak akşam saatlerinde fazla alternatifi bulunmayan izleyici kesimleri bağımlı hale getirilmektedir.

Dizilerdeki şiddet temsilleri çocukların, kadınların ve toplumun ruh sağlığı açısından sakıncalıdır. Çağrımızı destekleyen Psikiatrist Prof. Dr. Taha Karaman, Psikiatrist Dr. Aykut Çobadak, Psikolog Dr. Öğr. Üyesi Mahperi Uluyol, Psikolog Kıvılcım Selen Sayar ve Psikolog Öykü Çimen, dizilerin çoğunlukla işlenen konular ve temsil edilen karakterler açısından gerçeklikten uzak, toplumun genel yapısını ve gerçek sorunlarını yansıtmayan bir temaya sahip olduğuna dikkat çekmiş; toplumda şiddet artışının çok boyutlu bir olgu olduğuna ve dizilerdeki şiddeti tetikleyen etkenlerden birisi olabileceğine işaret ederek bu tarz dizilerin toplum açısından olası sonuçlarını şöyle belirtmişlerdir:

Tespit edilen sıklıkta şiddet sahneleri, izleyen kişilerde bazı davranışların normalleşmesine ve şiddete karşı duyarsızlaşmaya, empati duygusunun yitimine neden olabilir; medyada ve dizilerde gösterilen şiddet şeklinin ve intihar gibi davranışların yayılımcı özellik göstermesi nedeniyle, izleyen kişilerde de Bandura'nın sosyal öğrenme modeli etkisiyle benzer davranışların ortaya çıkması tetiklenebilir; aynı dönemlerde benzer şiddet ve cinayet görüntülerinin ortaya çıkması tesadüfi değil, medya aracılığıyla yayılma özelliğiyle ilişkilidir. Öne çıkan karakterlerin suça eğilimli, davranışsal problemleri olan kişilerden seçilmiş olması izlenme oranını artırmakta, ticari kaygıları gidermekte, ancak izleyen kişilere, özellikle kişiliği yeni yeni gelişmekte olan, soyut- somut kavramını ayırt edemeyen çocukların gelişimi açısından olumsuz etkiye sahip olabilmektedir. İdealize edilen ana karakterlerin şiddete eğilimli olmasının ve şiddet görüntülerinin, buna maruz kalan çocukların, ergenlikte ve yetişkinlik döneminde suça daha yatkın olduğu, şiddeti daha çok içselleştirdikleri ve etraflarından, dünyadan daha çok korktukları; çocuk ve ergenlerde travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, anksiyete bozukluğu ve madde kullanımını artırdığı yapılan uzun dönemli çalışmalarda gösterilmiştir. Bir çok ruhsal hastalık, kadınlarda erkeklere göre çok daha fazla görülmektedir. Depresyon, Anksiyete, Travma Sonrası Stres bozukluğu gibi tabloların şiddet gören kadınlarda çok daha fazla görüldüğü bilinmektedir; geçmişinde şiddet yaşamış bir kadının dizilerde gördüğü şiddet sahnesi sebebiyle travmatik anılarında canlanma olabilir ve yeni ruhsal süreçleri tetikleyebilir. Psikolojik travmalar, sadece maruz kalma ile ortaya çıkmamakta, izleme, şahit olma gibi durumlarda da tetiklenebilmektedir. İzlenen şiddet görüntüleri bir çok kişide anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğunu tetikleyici olabilmektedir. Ayrıca dizilerde sıklıkla temsil edilen durumlardan güçlü kişilerin zengin, şiddete uğrayan, mağdur kişilerin ise daha çok yoksullardan, kadınlardan oluşması; izleyenlerde umutsuzluğa ve yaşamın değişmezliğine işaret ederek, depresif belirtilerin artışına sebep olabilir.

Biz Antalya'nın duyarlı sivil toplum örgütleri olarak şiddet ve toplumsal cinsiyet temsilleri yukarda açıklanan sakıncaları taşıyan dizilerin, medya içeriklerini doğru biçimde yorumlama şansı olmayan kırılgan izleyici gruplarının, özellikle çocukların ve gençlerin, rol modeli olarak gördükleri oyuncuların şiddete dayalı iletişim ve davranış tarzlarını benimsemeleri nedeniyle toplumsal şiddetin yükselmesinde etken olabildiğini; tekrar tekrar üretilen, yetersiz, ezilen veya şeytan kadın temsillerinin kadına yönelik ataerkil önyargıları pekiştirerek kadına şiddeti meşrulaştırdığını; normalleştirilen ihanet-sadakatsizlik-çatışma-psikolojik baskı gibi sağlıksız aile içi iletişim temsilleriyle aile değerlerinin zarar gördüğünü; şiddet sahnelerine maruz kalan çocukların şiddete karşı duyarsızlaşabileceklerini, şiddeti içselleştirebileceklerini, dünyayı olduğundan daha tehlikeli bir yer olarak algılayabileceklerini ve olumsuz davranış kalıplarını modelleyerek suça yönelebileceklerini ciddi bir toplumsal bir risk olarak değerlendirerek Türk Dizi Endüstrisi Bileşenlerine aşağıdaki çağrıyı yapmak istiyoruz.

TÜRK DİZİ ENDÜSTRİSİ BİLEŞENLERİNE ÇAĞRIMIZDIR

Yukardaki tespitlerimize dayanarak Türk Dizi Endüstrisi bileşenlerinden, reyting ve reklam gelirlerini arttırma saikiyle, toplumda azaltılması arzu edilen sağlıksız aile ve toplum ilişkilerini gerçek olaylara ayna tutuyoruz iddiası ile şiddet temposu sürekli yükseltilen gerilimli sahnelerle canlandıran ve farkındalık yaratalım derken bu olayları normalleştiren ve yaygınlaştıran dizi senaryolarından vazgeçilmesini; yüksek yeteneğini kanıtlamış yapımcılarını, yönetmenlerini, senaristlerini ve oyuncularını toplumsal sorumluluk bilinci ile olumlu rol modellerine, yapıcı iletişim kalıplarına, toplumda başarılı, meslek sahibi kadın temsillerine de yer veren dizi projelerine yönlendirmelerini talep ediyoruz.

Bu sektörü reklamlarıyla ayakta tutan iş dünyasından, dizilerin tanıtımını yapan reklamcılardan ve dizileri yayımlamakta olan ana akım televizyon kanallarından beklentimiz de, bu konuya özel bir duyarlılık geliştirmeleri; senaryo ve şiddet sahneleriyle reyting yükseltmeye çalışan dizilerin yapımcılarını toplumsal duyarlılığa davet etmeleridir.

Türk dizi endüstrisinin diğer bir önemli bileşeni olan dizi izleyicisi halkımıza çağrımız da, içeriğindeki gerilim ve şiddet öğeleriyle kendilerini bağımlı kılan dizilere karşı farkındalık geliştirmeleri, özellikle gençlerini ve çocuklarını olumsuz rol modellerinden ve şiddet sahnelerinden uzak tutmaya çalışmalarıdır. Unutmayalım bizler izlemekten vazgeçersek bu türden diziler daha az yapılacaktır.

Antalya Çağdaş Eğitim ve Kültür Vakfı (ANTÇEV); Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC)

Antalya Genç İş İnsanları Derneği (AGİAD); Antalya Girişimci İş Kadınları Derneği (AGİDER)

Antalya Halkla İlişkiler Derneği (AHİD); Antalya İş Kadınları Derneği (ANTİKAD)

Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği

Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi; Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD)

Antalya Tabip Odası (ATO); Antalya Yetim ve Muhtaç Çocuklara Yardım Vakfı (AYÇOV)

Akdeniz Aile Sağlığı ve Eğitimi Derneği (ASED);

Akdeniz Reklamcılar Derneği (ARD)

Akdeniz Kadın Çalışmalarını Destekleme Derneği (AKÇAD)

Akdeniz Üniversitesi Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Araştırma ve Uygulama Merkezi (KATCAM);

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Antalya Şubesi (ÇYDD)

Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği Antalya Şubesi (KASAİD)

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği;

TOBB Antalya Kadın Girişimciler Kurulu Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Derneği (TOCİN);

Türk Psikologlar Derneği Antalya Şubesi Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi (TÜKD)

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Konyaaltı Şubesi (TÜKD)

Türkiye Psikiatristler Derneği Antalya Şubesi (TPD)

Uluslararası Kadınlar Dayanışma Derneği (IWSA);

Yardım Gönüllüleri Eğitim ve Proje Derneği

Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı Antalya Şubesi (ZİÇEV